Yazarları Konu Edinen En İyi 20 Film

IMDb: 7.1

Özet: 1950’li yıllarda geçen Fransız Postası, Paris’te bir Amerikan gazete ofisinde çalışan gazetecilere odaklanıyor. The New Yorker mecmuasında yayımlanmış gerçek makalelerden esinlenen, hayali bir gazetenin Fransa ofisinin son sayısının hazırlık kademesinde yaşanılanların husus edildiği üretimde, üretimde iç içe geçen üç kıssa anlatılıyor.

IMDb: 7.3

Özet: Paterson gün içerisinde kolay rutini olan bir adamdır. Her gün sürücülük yaptığı otobüsüyle kenti çeşitler, akşam köpeğini gezdirdikten sonra bara masraf, sevgilisi Laura ile sıradan lakin huzurlu bir hayat sürdürür. Ve tüm bu süreçte kolay fakat etkileyici şiirler müellif. Laura ise meskenle sonlandırdığı hayatına renk katmak için her gün farklı uğraşlar arayan, hafif çılgın bir bayandır. Paterson ve Laura farklı karakterlerine karşın birlikte bir hayat sürdürmeyi başarırlar.

IMDb: 7.5

Özet: Jonathan Larson’ın otobiyografik oyununun beyaz perde uyarlaması olan ‘Tick Tick… Boom’, 1990’lı yılların New York’unda yaşayan ve müzikal besteler yapan Jon isimli bir adamın öyküsünü bahis ediniyor. Jon, yalnızca sahne sanatları üzerinde çalışabilmek için yanlış meslek seçimi yapıp yapmadığı üzerine kendini sorgulamaya başlar.

IMDb: 7.5

Özet: Herkesin senin hayatının bir kıssa olduğunu biliyor. Fakat ya bir öykü, bu kere senin hayatının ta kendisi ise? Harold Crick, vasat bir IRS casusudur. Monoton, sıkıcı ve daima kendisini tekrar eden çeşitten. Fakat bir gün tüm bunlar değişir zira Harold, başının içinde ona hayatını dikte eden bir muharririn sesini duymaya başlamıştır. Harold, bu sesi televizyonda gördüğü saygın bir muharririn sesine benzetir. Lakin öykü ne vakit Harold’ın öleceğinden dem vurur, Harold bu kıssayı yazanın peşine düşer. Ömrünü kurtarmak uğrunda müelliften öykünün sonunu değiştirmesini isteyecektir. Çok geç kalmadan.

IMDb: 7.6

Özet: Yazmak, hiç elbet, kalem sahibinin ilham gücü tarafından yönetilen bir aksiyondur. New York’ta ün sahibi olmuş bir oyun müellifi Barton Fink, hesapta olmayan bir teklifle karşı karşıya gelir. Kendisinden Los Angeles’ta bir senaryo yazması istenir. Lakin gerekli görüşmeler sırasında istenilen senaryonun epey kaba bir içeriğinin olması istendiğini öğrenir. Bu hiç ona nazaran olmadığı için tıkanıklık yaşamaya başlar. Kaldığı otelde komşusu olan Charlie Meadows, geveze bir pazarlamacı ve tam bir orta sınıf insanıdır. Fink’in hayatına bu süreçte öteki beşerler da girer lakin gereksinimi olan ilhamı yakalamasına katkıda bulunamazlar. Kasvetin tavan yaptığı bir noktada Fink, kendisini umulmadık bir cehennem tablosu içinde bulur.

IMDb: 7.7

Özet: Charlie Kaufman, devrin en meşhur kitaplarından biri olan The Orchid Thief’ı Hollywood için senaryolaştırmaya çabalamaktadır. Ne kadar uğraşırsa uğraşsın, bir türlü senaryosunda yeni adımlar atamamakta, attığı her adımda da daha fazla tıkanmaktadır. Yaşadığı tüm bu külfetli süreç ona yetmiyormuş üzere bir de son derece başarısız bir tansiyon senaryosu yazmaya çabalayan ikiz kardeşiyle didinmektedir. Geçen her gün Charlie’nin biraz daha kaybolmasına ve kendi başını belaya sokmasına yol açacaktır.

IMDb: 7.8

Özet: İç Savaş sonrası Amerika’da hayatlarını sürdürmeye çalışan dört kız kardeşin kıssasını anlatıyor. Meg, Jo, Beth ve Amy birbirinden büsbütün farklı karaktere sahip dört kız kardeştir. Çocukluk dönmelerini geride bırakıp kadınlığa geçiş süreçlerinde kardeşler türlü kaygılarla boğuşur. Babaları Amerikan İç Savaşı’na katılan dört genç kız, anneleri ile birlikte hayat uğraşı vermeye başlar. Bu güçlü süreçte en büyük yararları birbirlerinin yanında olmalarıdır. Her türlü zorluğu birlikte göğüsleyen kardeşler bu süreçte asıl mutluluğun sevgi olduğunu anlar.

IMDb: 7.8

Özet: Dehşetli bir öykünün süper bir sahicilikle sinemaya aktarıldığı inanılmaz bir tansiyon ‘Ölüm Kitabı’… Tabi bu öyküde, canlandırdığı Annie Wilkes karakteriyle mükemmeller yaratan -belki de kabuslar yaşatan dememiz daha hakikat olacaktır- başarılı aktrist Kathy Bates’in parmağı büyük. Dikkatli sinema izleyicisi, oyuncunun bu sinemasındaki sıradışı performansı sonucunda Oscar’ı kazandığını da anımsayacaktır. Sinemanın konusuna gelince, Paul Sheldon kolay okunan tanınan romanlar müellifidir. Artık mesleğinde bir dönüm noktasında olduğunu düşünür, seri maceralarını yazdığı karakteri Misery Chastain’in öldürüp diziyi bitirir. Paul taşrada geçirdiği bir otomobil kazasından yaralı kurtulur. Onu bulup konutunda bakmaya başlayan Annie Wilkes, talih yapıtı Paul’un sadık okurlarından biridir ve kahramanı Misery Chastain’in de sıkı bir hayranıdır. Son kitabı okuyup Misery’nin vefatıyla şoke olan bayan öfkeye kapılır ve Paul’u ayağından feci biçimde yaralayarak onu yatağa hapseder. Hem bölge şerifi hem de menajeri umutsuzca Paul’ü ararken o, gardiyanı Annie’ye özel bir Misery macerası daha yazmak zorundadır.

IMDb: 7.9

Özet: Dix olarak tanınan Dixon Steele, uzun vakit evvel büyük muvaffakiyetler gerçekleştiren, ama şimdilerde güç durumlar yaşayan bir senaryo müellifidir. Bir akşam menejari Mel Lippman ile bir barda buluştuğunda, Mel ona yeni bir kitapla karşılaştığını söyler ve kitabı beyazperdeye aktarmasını teklif eder. Dixon, o an kitabı okuyamayacak yorgun olduğu mazeretini öne sürer ve barın çalışanlarından biri olan kitabın sahibi Mildred Atkinson’dan kitapla ilgili yorumlarını alır. Sonraki sabah olduğunda Mildred meskeninde meyyit olarak bulunur, Dix davanın şüphelilerinden biri olarak sorguya alınır. Bu süreçte karşılacağı Laurel Gray ise hayatındaki bu devasa belirsizliğin ortasında her şeyi daha da karışık bir hale getirecektir.

IMDb: 7.9

Özet: 17 Haziran 1972… Nixon’ın da bir üyesi olduğu Cumhuriyetçi Parti’nin birkaç mensubu, seçimi kazanması beklenen Demokrat Partinin merkez binasına sızarak dinleme cinayeti yerleştirir. İki gazetecinin durumun farkında olması, Amerikan tarihinin en büyük skandallarından birini su yüzüne çıkaracaktır. Bu gazetecilerin isimleri ise Carl Bernstein ve Bob Woodward’dır. Amerikan tarihinde istifaya zorlanan tek lider olan Nixon’ın hikayesine odaklanan sinemanın dört Oscar’ı var.

IMDb: 7.9

Özet: Ergenlik çağında bir genç olan William’ın hayattaki tek tutkusu müziktir! Bu nedenle okulunu da pek umursamayan William, bu durumdan dolayı ailesiyle daima çatışmaktadır. Sevdiği müzik kümeleri üzerine amatör yazılar yazan William, vakitle tanınmaya ve küçük yaşına karşın değerli mevkilere adım atmaya başlar. Hayallerinde bile göremeyeceği şey artık kapıdadır. Büyük hayranı olduğu Stillwater isimli müzik kümesinin yeni turnesine katılması için seçilmiştir! William, kümeyle birlikte çıktığı seyahatte bu çok sevdiği figürlere ve müzik piyasasına dair kıymetli gerçeklere şahit olacaktır.

IMDb: 8.0

Özet: Theodore Twombly hayatını, yakın gelecekte az bulunan bir şeye dönüşmüş olan el yazımı mektupları yazarak kazanmaktadır. Ve bu yıllarda insanların işlerini artık bilgisayar programları yerine getirmektedir. Theodore, karısından boşandıktan sonra bir apartman dairesinde tek başına yaşamaya başlar ve bir gün karşılaştığı bir teknoloji reklamıyla birlikte hayatı değişir. Kusursuz bir yapay zeka programı sunan yeni bir işletim sistemi, onu son derece cazip bir bayan olan Samantha ile tanıştırır. Sanal bir varlık olan ve yalnızca bir sesten ibaret olan Samantha, Theodore’u dünya ve hayat üzerine sorduğu sorularla birlikte farklı bir gerçeklikle tanıştırır. Ağır bir depresyonun içerisinde olan Theodore, yavaş yavaş hayatın keyifli yanlarını fark etmeye başlarken yapay zeka programıyla ortasındaki münasebet de gittikçe tuhaflaşır.

IMDb: 8.1

Özet: Taciz olayıyla gündeme gelen bir kilisenin kendini aklamaya çalışmasını ve bu tacizi aydınlatmaya çalışan Boston Globe gazetesi müelliflerini bahis alıyor. Gazetenin müelliflerinden oluşan “Spotlight” ekibi, Katolik Kilisesi’ndeki taciz iddilarıyla ilgili eski defterleri deşer. Bir yıllık araştırmaları sonucunda, Boston’ın üst seviye dini, yasal ve idari birliğine ilişkin on yıllarca gizlenen gerçeklere parmak basılır. Yeni atanan genel yayın direktörü Marty Baron 2001 yazında Globe’un başına geçmek üzere Miami’den geldiğinde, ayağının tozuyla Spotlight grubunu, 30 yıl boyunca düzinelerce çocuğa cinsel istismarda bulunmakla suçlanan mahallî bir rahip hakkındaki bir makaleyi takip etmekle görevlendirir.

IMDb: 8.1

Özet: Filmde yer yer gerçeküstü göndermeler ve arkadaşlar ortası dayanışmayı çok tesirli bir biçimde dışavuran sahneler mevcut… 1950’lerin Welton Akademisi önemli, disiplinli ve akademik etraflarda saygınlığı yüksek olan lakin gerikafalılığın iktidarda olduğu bir okuldur. Okul idaresinin muhafazakar ve ortodoks tutumları okulu öğrenciler için sıkıcı ve bunaltıcı bir yer haline getirmektedir. Ancak yeni İngilizce öğretmeni John Keating’in okula atanmasıyla çok şey değişecektir. Keating öğrencilerine ders kitaplarını yırtıp atmalarını, kalıplaşmış fikir hallerinden uzaklaşmalarını ve hayatlarını dolu dolu yaşamalarını öğütlemesiyle okulun statükocu haline son derece zıt bir profil çizmektedir. Öğrencilerini şiir ve nitelikli edebi yapıtlarla tanıştıran Keating onların pek birçok üzerinde derin bir tesir yaratır ve onların geleceğe dair hayallerinin şekillenmesini sağlar. Elbette Keating’in yaklaşımının okul idaresi tarafından fark edilmesi ve üstüne gidilmesi uzun sürmeyecektir. Ama okul müdürü Nolan Keating’i okuldan uzaklaştırma kararı aldığında hayatlarını değiştirdiği öğrencileri Keating’i savunmak için harekete geçerler. 1989’da dört kolda Oscar’a aday olan Meyyit Ozanlar Derneği, Tom Schulman’a En Uygun Senaryo mükafatını getirmişti. Williams’ın da, ilerici öğretmen rolüyle destan yazdığını ve mesleğinin en düzgün oyunlarından birini çıkardığını da söylemek mümkündür.

IMDb: 8.1

Özet: Birinci müsabakalarının akabinde 9 yıl sonra tekrar bir ortaya gelen Jesse ve Celine’in öyküsünü anlatıyor. Jesse Amerikalı bir muharrirdir. Celine ise tipik bir Fransız kadınıdır. Bir gün Avrupa raylarında, Budapeşte’den Viyana’ya hakikat yola çıkan bir trende karşılaşırlar. Birbirleriyle konuşacakları çok şey vardır. Konuşurlar da, fakat bunların hepsi bu seyahatle hudutlu kalmak durumundadır. Dokuz yıl sonra yine bir ortaya gelirler. Yeniden yalnızca birkaç saatleri vardır. Lakin yeniden konuşacak çok fazla şeyleri vardır. Linklater’ın sohbetler üzerinden akan sineması diyaloglarıyla izleyenini büyülüyor. Başroller yeniden Ethan Hawke ve Julie Delpy.

IMDb: 8.1

Özet: 20. yüzyılın başlarında iki savaş ortasındaki devirde geçmektedir. Öyküde, Avrupa’nın hayali Zubrowka kentinde bulunan Büyük Budapeşte Oteli’nin ihtişamlı devrine şahit oluyoruz. Gustave H, otelin işleyişini büyük bir profesyonellikle yönetim eden, müşterilerini dahi en ince detaylarına kadar tanıyan bir konsiyerj görevlisidir. Bir gün otele bellboy ve komi vazifelisi olarak Zero Mustafa isminde genç bir adam gelir ve kısa vakitte ortalarında yakın bir arkadaşlık başlar. İkili birbirlerinin sırdaşı olurken yaşadıkları kent de büyük bir savaşa hakikat sürüklenmektedir. Bu esnada Gustave’ın yaşlı sevgilisi Madame D. gizemli bir biçimde hayata veda eder, ikili Madame D.’ye veda etmek için yola çıkar. Bir asilzade olan Madame D.’nin şatosuna vardıklarında miras bölüşümünün yapıldığı toplantıya denk gelirler. Madame D., Gustave’a miras olarak değer biçilmez bir Rönesans tablosu bırakmıştır ve bunun açıklanmasıyla aile içerisinde büyük bir karmaşa çıkar. Bu andan itibaren belalarla dolu bir maceraya atılan Gustave ve Zero, gerçeklerin peşinde koşarken dışarıda da bir çağ değişmektedir.

IMDb: 8.1

Özet: Kayıp bir cesedin arkasına düşen bir küme çocuğun maceralı seyahatini mevzu ediyor. Sinema bir muharrir olan Gordie Lachance’nın gözünden anlatılır. Gordie gazetelere göz gezdirirken bir çocukluk arkadaşının öldüğü haberini görür. Daha sonrasında birlikte atıldıkları maceralı seyahati hatırlamaya başlar… Gordie sessiz ve akıllı bir çocukken tek uğraşı büyük zevk aldığı kitapları okumaktır. Vaktinin birçoklarını birlikte geçirdiği arkadaşları Chris, Teddy ve Vern’le birlikte, kasabayı saran cinayet haberini duymuşlardır. Küçük bir çocuğun cesedinin bulunduğu yere yanlışsız seyahate çıkan bu dört yakın arkadaş, seyahat sırasında çeşitli maceraları deneyimlerler.

IMDb: 8.1

Özet: Karısının birdenbire ortadan kaybolmasından sorumlu tutulan bir adamın öyküsünü anlatıyor. Amerika’nın Missouri eyaletlerinden birinde sıcak bir yaz sabahı, Nick ve Amy evliliklerinin beşinci yıl dönümünü kutlamaya hazırlanmaktadır. Ama o gün Amy birdenbire ortadan kaybolur. Amy’den uzun müddet haber alınamayınca polis, genç bayanın ortadan kaybolması ile ilgili Nick’ten şüphelenmeye başlar. Olanlara bir türlü mana veremeyen Nick’in ise Amy’nin nerede olduğuna dair hiçbir fikri yoktur. Genç adam bu sırada kendisini Amy’nin ailesinin düzenlediği bir yardım operasyonunun içinde piyon olarak bulur. Nick, suçsuz olduğu konusunda ısrar etse de üstündeki kuşkuları büsbütün yok edemez. Amy’nin hayatta olup olmadığı ise büyük bir muammadır.

IMDb: 8.4

Özet: yazar Jack Torrance’ın, kış döneminde kapalı olan Overlook Oteli’nin bakımını üstlenerek, ailesiyle birlikte otele taşınması sonrasında gelişen metafiziksel olayları husus alır. Jack’in doğaüstü sezgilere sahip olan küçük oğlu, vakitle otelin içerisinde yalnız olmadıklarını, geçmiş ve gelecekten gelen hayaletlerle birlikte yaşadıklarını görür ve ailesini buna inandırmaya çalışır. Aile bir kar fırtınası sebebiyle dağda konuşlanan bu otelde mahsur kaldığındaysa Jack doğaüstü varlıklar tarafından ele geçirilir ve yavaş yavaş aklını kaybetmeye başlar.

IMDb: 8.4

Özet: Genç bir senaristin başına gelenleri husus ediyor. Joe Gillis genç bir senaristtir. Sinema, Gills’in bir havuzda kanlar içinde yatarken imgesi ile başlar ve daha sonra altı ay öncesine gideriz. Senaryolarını satamayan ve parasız kalan Joe’nun başı eski borçlarıyla sıkıntıdadır. Alacaklılardan kaçar ve Sunset Bulvarı’ndaki bir meskene sığınarak saklanır. Buradaki mesken sahibi ise, sessiz sinemalar periyodunda ün yapmış aktrislerden Norma Desmond’dır. Eski ününü çabucak geri kazanabileceğini düşünen Norma, kendi yazdığı bir senaryoyla sinema dünyasına dönmeyi amaçlamaktadır. Joe kendisine senaryo yazımı konusunda yardım edebileceğini söyler ve böylece Norma onun bu konutta yaşamasına müsaade verir.